Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02-20-2014, 12:14 PM   #9
GiCiK
Üye
GiCiK - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

HayalSohbet.Net - Türkiyenin Sohbet ve Paylaşım Platformu! www.hayalsohbet.net - irc.hayalsohbet.net
Üye No: 564
Üyelik tarihi: Feb 2014
Üye Grubu: Üye
Mesajlar: 1.920
Konular: 1131
Şube: Yurtdışı Şubesi
İlişki Durumu: İlişkisi Yok
Ruh Hali:  none
Tuttuğu Takım:

Level: 36 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 88 / 884
Güç: 640 / 26442
Tecrübe: 39%

Teşekkürler: 42
221 Mesajına 236 Kere Teşekkür Edildi
REP Gücü : 13
REP Puanı : 100
REP Seviyesi : GiCiK will become famous soon enoughGiCiK will become famous soon enough
Standart

İbadet: Kulluk, itaat, boyun eğmek, içten bağlanmak, tevazu göstermek. Kişinin kendisinden yüksek ve üstün kabul ettiği bir kimseye ve bir güce karşı baş eğmesi, ona bağlanmaya razı olması, onun için kendi bağımsızlığından ve özgürlüğünden vazgeçmesi, onun isteklerine direnmemesi, hükümlerini, karar ve yetkilerini içtenlikle tanıması ve kabul etmesi. Onun istediği şekilde kulluğunu gösteren davranış ve rutinleri yerine getirmesi.

İbda: Başlatma, meydana getirme. Bir şeyi öncesi var olmadığı halde var etme. Yaratma. Bir şeyi bir şeyden olmaksızın var etme, örneksiz, modelsiz yaratma.

İblis: "if'il" gibi bir mastar veya fiil isim olup kökü, büsbütün umutsuzluğa kapılma anlamında "İblas"tır. Taberi'ye göre, Allah'a başkaldıran İblis, bu kötü hareketi üzerine duyduğu büyük pişmanlık ve acı nedeniyle sonsuz bir umutsuzluğa kapılmıştır.

İbn-i Sebil: Yolun oğlu yani yolda kalmış kimse. Malından, ailesinden, parasından uzak düşmüş kişi, yolcu. Sokağa atılmış çocuk anlamına da gelebileceğini söyleyenler vardır.

İbret: "Abr", bir durumdan bir duruma geçmek. Gözlemlenebilen bir şeyden hareket edip bilinmeyen, meçhul bir şeye varabilme, intikal etme. Ders çıkarma. Muteber, kendisinden ibret alınır, önemli, yararlanılabilir, saygın, şayanı dikkat şey veya kişi. Büyük öğüt. Delil, delalet. İlahi kudrete şahidlik.

İcabet: Veya İsticabe. Kelime anlamı bir davete uymak. Kur'an'da, Allah'ın insanın ettiği dualara cevab vermesi. Cevab vermeye hazır olma. Dua sözlü, icabet ise fiilidir.

İctiba: Bir şeyi diğerlerinden ayırıp tamamıyla alma, derleme. Özünü süzüp çıkarma. İstifa. Seçme, seçkinlik.

İddet: Bir kadının, eşinin ölümünden veya boşanma olayının gerçekleşmesinden sonra, bir başkasıyla evlenebilmesi için beklemesi gereken belli süre.

İffet: Soru sormaktan kaçınma, istemekten utanma. Haya, namus duyarlılığı. Nefsin şehvetli istek ve arzularına karşı üstün gelme.

İfk: Yalan, kasten gerçeğin ters yüz edilmesi. Haktan ve doğruluktan yüz çevirme. Affak: Söylediklerinin doğru olup olmadığına bakmaksızın diline geldiği gibi söyleyen, sorumsuz, hoşuna gideni gerçek dışı olmasına bakmadan anlatan, çok yalancı.

İfrit: Cinlerden biri.

İğva: Azdırma, saptırma. İğdiş etme. İçten içe faaliyet göstererek kötü amaçlara ve yollara yöneltme. Baştan çıkarma.

İhlas: Kelime anlamı, katışıksız, saf olma. Kur'an'da, katıksızca gönülden Allah'a iman, iç bağlılık, iman duyarlılığı.

İhsan: İyilik, güzellik, güzel olma, güzel yapma. Terim olarak, Allah katında güzel olan bir ameli gerektiği gibi yapma, güzellikle süsleme. Lütuf, fazl. Allah'a, O'nu görüyormuşçasına şüpheden arınmış bir şekilde kullukta bulunma, birleme. İlahi emirleri özenle uygulama, yasaklara riayet etme. Kötülüğe karşı iyilikle karşılık verme. İslami yaşama tarzını mümkün olduğunca hayata geçirmeye çaba gösterme. Allah'ın emir ve hükümlerini yüceltme, hudutlarını koruma, yaratılmışlara karşı şefkat gösterme.

İhtilaf: Anlaşmazlık, çekişme. Aykırılık. Söz, tutum, durum ve davranışlarda birbirine aykırı ve muhalif olma. Çelişki.

İkame: Ayakta tutmak, yerli yerine koymak, hükümlerini titizlikle korumak. İlahi hükümleri Allah'tan indirildiği gibi hayata geçirmek, tahriflerden korumak. Bir davranışı olması gereken şekliyle sürdürmek, yerine getirmek.

İlah: Türkçe tam karşılığı tanrı. İhtiyaçları giderdiği, iç huzuru ve sükunet verdiği, felaket zamanlarında imdada yetiştiği, yapılanların karşılığını eksiksiz olarak verdiği, hükmü altına alıp koruduğu düşünülen; gözlerden uzak, esrarlı, yüksek otorite ve üstün bir güce sahip var sayılan, kendisine tapınılmaya, kulluk edilmeye, emir, hüküm ve sözleri dinlenip uygulanmaya layık ve hak sahibi görülen her varlık, kişi veya güç. Cin, melek, lider, parti, örgüt kurum, put, insan, hayvan veya herhangi bir nesne ilah olabilir. Hak olsun, olmasın insanların kendisine tapındığı her şey. Gerçek mabud, kulluğa yalnızca kendisi hak sahibi olan Allah için de kullanılır. Allah lafzının çoğulunun olmamasına karşılık, ilah kelimesinin vardır; ilahlar, tanrılar.

İlhad: Kelime anlamı, lahde koymak. Mecazen, doğruluktan ayrılmak, hakkı bırakıp batıla sapmak, bir söze doğru anlam vermeyip asıl amacından saptırmak. Yalan, inkar, çarpıtma ve temelsiz yorum. Allah'ın isimlerini bir başka varlığa yakıştırma, ancak Allah'a nisbet edebilecek şeyleri ve özellikleri bir başkasına da nisbet etme.

İlham: Aslı "lehm". Kelime anlamı bir şeyi bir defada yutmak. İlka etmek. Görünmez bir biçimde algılamak. Bir manayı kalbe ilka etmek. Telkin. Vahy.

İlim: Bilgi. Bir şeyin gerçeğini idrak etme. Kur'an'da, Allah'ın peygambere ve peygamberin insanlara aktardığı şey. Alîm: Her şeyi hakkıyla ve hakikatiyle, hiç bir ayrıntısını ve parçasını dışarıda olmamak üzere bilen. Allah.

İlka: Telakki, karşılama, alma, algılama. Vahy. Aynı kökten mastarın bir başka anlamı konuşma, buluşma, kavuşma.

İmam: Önder, öne düşen, yol gösteren, kendisine uyulan, öncül. İnsanları hayra ve iyiliğe çağıran, yönelten salih ve seçkin insan. Yönetici. Apaçık yol. Huccet. İnsanların söz, hitab veya davranışlarına uyarak çevresinde toplandıkları kişi.

İman: Emn ve eman kökünden türeme mastar. Kendisinden emin olunan şey. Doğrulamak, inanıp güvenmek, onaylamak. İnanç. Kur'an'da, Allah'ın varlığının, Hz. Muhammed'e ve önceki peygamberlere indirilenlerin kalpten, hiç şüphesiz kabulü. İnsanı amele götüren kesin inanç.

İmtihan: Deneme, sınama. Fitne. Bela. Kişinin zorluk ve güçlüklerden geçme eylemi.

İncil: Kelime anlamı göz nuru. Allah'ın Hz. İsa'ya gönderdiği kitap. Tahrif edilmiş olup elimizde ilk indirildiği şekli mevcut değildir. Genel kabul gören görüşe göre Süryanice olarak indirilmiştir.

İnfak: Malın elden çıkarılması, sarfedilmesi, harcama. Terim olarak Allah yolunda maddi her türlü harcama.

İnkar: Yok sayma, tanımama, kabul etmeme. Nankörlük. Şükrün ve irfanın zıddı. Cehaletin türevi. Kur'an'da, şirk, küfür.

İnkılab: Sözlükte, ökçeler üzerinde dönmek, geri dönmek. Bir şeyin durumunu ve şeklini değiştirmek, altını üst, üstünü alt, içini dış, dışını iç yapmak. Çevrilmek, devrilmek. Bir durumdan bir başka duruma geçmek. Değişim, düşüş, yıkılış, alaşağı oluş. Kalbetme. Savaştan kaçmak. Kur'an'da, dinden dönmek, irtidat etmek.

İnşa: Var etme, yaratma, oluşturma, meydana getirme. Bir şeyi ihdas etme, terbiye etme. İcad. Yükseltme, yukarı kaldırma.

İnzal: Kelime anlamı, bir şeyi yüksek bir yerden alıp indirme, koyma. Kur'an'da, Allah'ın nimet indirmesi; içinde hüküm, hikmet, şifa, emir, nehy, nur ve rahmet bulunan, insanları hidayete yöneltip ileten kitaplar indirmesi. Bir şeyi bir kerede indirme. Tenzil: Parça parça, safha safha indirme.

İnzar: Uyarma. Bir şeyin tehlikeli sonucunu haber vererek korkutma. Peygamberlerin risalet ile insanları gerek dünyevi sıkıntı, güçlük ve yıkımlar ve gerekse ahiret azabı ile uyarmaları, korkutmaları. Tebşir'in (müjdeleme) zıddı.

İrtidad: Geri dönme, vaz geçme. Terim olarak, kişinin İslam'a girdikten sonra küfre dönmesi, tevhidi bırakması. Düşmandan korkup kaçma. Alçalma, düşüş, çöküş, tereddi, gerileme, rücu.

İslam: İç ve dış, görünen ve görünmeyen her türlü kötülükten uzaklaşma. Barış, güvenlik, esenlik, selamet. Teslimiyet. Selamete çıkma. İhlas. Bütün peygamberlerin tebliğ ettikleri, özü tevhid olan din. Hz. Peygamberin şeriati. İtaat, Allah'a, O'nun iradesine, hükümlerine ve dinine teslimiyet.

İsraf: Gereksiz harcama, gerçek ihtiyacı aşan tüketim. Meşru olmayan bir amaç uğruna harcama. Her hangi bir şeyde makul sınırı aşma, çiğneme, ölçüyü taşırma.

İstıfa: Bir şeyin özünü, en saf halini, hülasasını süzüp çıkarma. Tasfiye: Bir şeyin karışığını gidermek, saf özünü almak. Allah'ın bazı kullarını istıfası, seçmesi, seçkin kılması, tevhide aykırı düşecek unsurlardan arınmış kılması, temizlemesi ve insanlara önder olarak peygamberlikle görevlendirmesidir.

İstiaze: Sığınma, korumayı isteme. Bir fenalığa karşı bir başkasından, kulun Allah'tan korunması duasında ve talebinde bulunması.

İstidrac: Bir şeyi bir şeye eklemek, sokmak. Derece derece arttırmak. Kur'an'da, sürekli günah işleyen bir kimseye Allah'ın daha çok günah işleme fırsat ve imkanlarını vermesi, zenginlik vererek, nimetini arttırarak, ona şükrü unutturması, böylece derece derece büyük azaba yaklaştırması.

İstikamet: Dosdoğru yön, güzel doğrultu. Allah'ın hükümlerine uygun yaşama ve davranışta bulunma biçimi.

İstiva: Bir yerde karar kılmak. Bir düze kurulmak, eşit, benzer ve denk olmak, kasdetmek, yönelmek. Yüksek olmak, yükselmek, yücelmek, üstün olmak. İstila etmek. İstiab. Kuşatmak. Hüküm, boyunduruk ve yönetimi altına almak.

İsyan: Kelime anlamı kayma veya yanlışlık. Karşı gelme. Başkaldırı. Unutkanlık sonucu bir yasağı çiğneme. Masiyet. Hata

İtaat: Boyun eğme, başkasının üstünlüğünü, hükmünü ve büyüklüğünü kabul etme, sözünü duyma, isteyerek uyma.

İ'tikaf: Bel büküp eğilme. Secde etme, tapınma. Nefsi bir yerde tutma, hapsetme. Terim olarak, bir mescide ibadet niyetiyle çekilmek. Kendini bir süre için dünyevi meşgalelerden uzaklaştırarak Allah'a yönelmek.

İttiba: Uyma, itaat etme. Peşinden, arkasından, izinden gitme; izini bulma, takip etme.

İyla: Sözlükte, mutlak anlamda yemin demektir. Erkeğin karısına yaklaşmamak, onunla cinsel ilişkide bulunmamak üzere kendi kendine ettiği yemine denir.

İzzet: Güç, kuvvet. Yüksek onur, şeref. Büyük itibar, yücelik, saygınlık. Galibiyet, üstünlük. Şan.


___________________________________________

Ne MuTLu TürKüM DiYeNe ......!!!



http://img387.imageshack.us/img387/3...a5ys5iqop8.gif
http://www.glitteryourway.com/img/gl...y-61df5cd7.gif
GiCiK isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406