Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03-09-2017, 09:32 AM   #1
halukgta
Özel Üye
halukgta - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

HayalSohbet.Net - Türkiyenin Sohbet ve Paylaşım Platformu! www.hayalsohbet.net - irc.hayalsohbet.net
Üye No: 583
Üyelik tarihi: Feb 2014
Üye Grubu: Özel Üye
Mesajlar: 220
Konular: 220
Yaş: 66
Şube: Balıkesir Şubesi
İlişki Durumu: Evli
Ruh Hali:  none
Tuttuğu Takım:

Level: 13 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 0 / 321
Güç: 73 / 9546
Tecrübe: 85%

Teşekkürler: 2
9 Mesajına 9 Kere Teşekkür Edildi
REP Gücü : 11
REP Puanı : 20
REP Seviyesi : halukgta is on a distinguished road
Standart Kur'an da Geçen NEBİ Ve RESUL Kavramları Ne Anlama Geliyor.

Kur’an da Nebi ve Resul kavramları çok geçer. Bu kelimelerin anlamları konusunda, birçok görüşler ileri sürenler vardır. Hatta Kur’an da geçen Nebi ve Resul kelimelerinin ortak ismi bulunmuş, ayetler tercüme edilirken Arapça olmayan Farsça olan, Peygamber olarak genelde tercüme edildiğini görürüz. Bu kelimenin aslında bizlerin dilinde, alışkanlık haline de geldiğini söylemeliyim, buna bende dahilim. Peygamber haber getiren anlamındadır ama Nebinin anlamı çok farklıdır. Öyle ayetler var ki, NEBİ ve RESUL kelimesine peygamber der geçersek, ayetlerin anlamlarında farklılaşma olduğu gibi, ayetler arasında da çelişkiler yaratırız. Ayrıca ayetin özellikle bizlere vermek istediğini de anlayamayız. Yoksa normal konuşma esnasında, peygamber dendiğinde hepimiz kimden bahsedildiğini biliyoruz, burada bir sorun olmuyor. Belki de kolayımıza da geliyor diyebiliriz.

Allah aynı ayette bazen, her iki kelimeyi de kullanıyor. Eğer bu iki kelime aynı anlama gelseydi sizce kullanır mıydı? Önce bizler bu iki kelimenin ne anlama geldiğini doğru anlamalıyız ki, Kur’an ı anlamaya çalışırken büyük yanlışlara düşmeyelim. Bir örnek vermek istiyorum. Ali İmran 81. ayet de şu cümleler geçer, genel çoğunluk tercümelerde böyledir.

(Allah, PEYGAMBERLERDEN şöyle söz almış ve “Bakın size kitap ve hikmet verdim, şimdi yanınızda bulunanı doğrulayıcı bir PEYGAMBER geldiğinde ona mutlaka inanacak ve yardım edeceksiniz…..)

Hâlbuki peygamber diye çevrilen ilk kelime Kur’an da, NEBİ diye geçer. İkinci olarak yazılan peygamber kelimesi ise Kur’an da, RESUL olarak geçer. Şöyle diyebilirsiniz ne fark eder ki, hepsinde kimden bahsedildiğini anlıyoruz. Kur’an da geçen diğer ayetlerin ne anlatmak istediğini doğru anlamak istiyorsak, ÇOK ŞEYİN FARK ETTİĞİNİ GÖRECEKSİNİZ. Bu ayette Allah, Nebiden bir söz aldığını ve onun içinde onlara kitap ve hikmeti yani bilgeliği verdim diyor. Daha sonra sizlere, Kur’an ı doğrulayıcı bir RESUL gönderiyorum ona uyun diyor. Neden Kur’an ı tebliğ ederken elçisine, özellikle RESUL kelimesini kullanıyor. Burası çok önemli.

Meryem 30: Çocuk şöyle dedi: «Ben, Allah'ın kuluyum. O, bana Kitab'ı verdi ve beni PEYGAMBER yaptı.» (Diyanet vakfı meali)

Ayette geçen Peygamber diye çevrilen kelime Kur’an da NEBİ olarak geçer. Bu ayetin bir ayet öncesinde, Meryem anamız Hz. İsa daha bebek iken konuştuğunu söylüyor ve gelenlere çocuğu dinleyin dediğinde onlar şaşırıyor ve beşikteki çocukla mı konuşalım diyor. Hz. İsa da yukarıdaki sözleri söylüyor. Yani Hz. İsa Allah bana, NEBİLİK MAKAMI VERDİ DİYOR.

Bu ayet üzerinde, sizlerin düşünmenizi rica ediyorum, çünkü bu ayetten NEBİ ve RASUL kelimesinin anlamlarını ortaya çıkarmış olacağız. Allah yukarıdaki ayette Hz. İsa ya daha bebekken NEBİLİK makamını verdiyse, onun RESUL LÜK görevinin de, daha bebekken başladığını söyleyebilir miyiz? Din ve inanç adına, daha sorumluluk yaşına dahi gelmemiş bir kişinin Rasul lük, elçilik yani tebliğ görevinin başladığını tam olarak söyleyemeyiz. Zaten ayeti tercüme edenlerin bir kısmı bunu dikkate alarak şöyle çeviri yapmış.(Bunun üzerine beşikteki bebek şöyle konuştu: “Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. Bana Kitab'ı (İncil'i) VERMEYİ HÜKME BAĞLADI. Benim peygamber olmamı takdir etti.”) NEBİ OLMASINI TAKDİR ETTİĞİNİ SÖYLÜYOR AYET. Allah Hz. İsa ya böyle yüceltilmiş bir makam vererek, gelecekte bu kişinin sizlere tebliğleri olacağını, yani Rasul olacağını bildiriyor ayette. Buradan da anlıyoruz ki, NEBİ kelimesinin anlamı farklı, RESUL kelimesinin anlamı farklı, bir birine karıştırmamak gerekir.

NEBİLİK ALLAH TARAFINDAN, YÜKSEK MAKAMA GETİRİMİŞ KİŞİ ANLAMINA GELİYOR. YANİ NEBİLİK MAKAMIN ADI. RESUL İSE ALLAH DAN ALDIĞI VAHYİ, EMİRLERİ İNSANLARA TEBLİĞ EDEN ANLAMINA GELİYOR.

Hac suresi 52. ayetinde özellikle bu iki kelime ayrı ayrı kullanılıyor ki, farklı anlamlara geldiği anlaşılsın” Senden önce hiçbir RESUL VE NEBİ göndermedik ki, bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun bu temennisine dair vesvese vermiş olmasın.” Bu ayetten de anlıyoruz ki, bu iki kelimenin asıl anlamlarını doğru öğrenmediğimiz takdir de, ne Kur’an ı doğru anlayabiliriz, nede İslam ı doğru yaşayabiliriz. Kur’an bu iki kelimenin ortak anlamını da farklı ayetlerde açıklarken, biz nebileri de, Rasulleri de MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ DİYOR. Bunun dışında asla bir yetkileri yoktur.

Kur’an da dikkatimizi çeken çok önemli konu ise, Yaradan özellikle ALLAH a ve RESULE uyun diye geçer. Bu emir hiçbir ayette, ALLAH A VE NEBİYE UYUN DİYE GEÇMEZ. Acaba neden. Örneğin Ali İmran 132. ayette “Allah'a ve Resûl'üne itaat edin ki rahmete kavuşturulasınız.” der. Ama Kur’an ı tercüme edenlerin genel çoğunluğu, peygambere itaat edin diye çevirirler. Söylediğim gibi NEBİLİK, yüksel dereceli makamın adıdır.

Yaşadığımız dönemde, VALİ olarak atanmış bir kişiyi düşünün. Bu kişi görevi esnasında, devleti yönetenlerin çıkardığı kanunlar ve kendisine verdiği yetkiler ile makamında görev yapar. Bu kişi o görevde bulunduğu her anında validir, ama toplumu yönetirken vereceği emirlerde, hiçbir zaman kendi kafasına göre yönetmez, kanunlara göre hükmeder, görevini yapar. Özel hayatıyla ilgili konuları işine asla karıştırmaz, bu kanunlarla yasaklanmıştır. YANİ BU MAKAM ONA, YETKİ VE GÜÇ VERİR. AMA KİŞİSEL YAŞAMINDA, KENDİ ŞAHSI ADINA, KARŞISINDAKİ KİŞİYE ARZU YA DA İSTEKLERİNİ İLETTİĞİNDE, KİŞİ EĞER UYGUN GÖRMÜYORSA, BU İSTEĞİNİ KABUL ETMEYİP, YERİNE GETİRMEYEBİLİR.

Şimdide bu konuyu, Kur’an da geçen ayetlerden örneklerle anlamaya çalışalım. Peygamberimiz Allah ın vahiylerini tebliğ ederken, RESUL olma görevini kullanıyordu ki, bu durumda Allah elçisine kesin itaati emretmiştir. ÇÜNKÜ ALLAH IN RASULÜ, ALDIĞI VAHYİ TEBLİĞ EDİYORDU, ASLA VAHYİN DIŞINA ÇIKMADAN. BUNU BİRÇOK AYETİNDE DE İZAH EDİYOR BİZLERE VE NE DİYORDU? BEN YALNIZ KUR’AN A UYARIM. BENİM GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR. BURADAN ŞUNU ANLIYORUZ, MUTLAKA UYULMASI GEREKEN, RESULÜN ALLAH IN TEBLİĞ ETTİ VAHYİDİR.

ALLAH IN ELÇİSİNE VERDİĞİ GÖREV YETKİ VE SORUMLULUK. - hakyolkuran

Geleneksel İslam anlayışının, bu iki kelimenin anlamını, özellikle birleştirerek kullanmasının, çok özel nedeni vardır. Eğer NEBİ ve RASUL kelimelerinin gerçek anlamı, toplum tarafından fark edilirse, GÜNÜMÜZDE İNANILAN, DİNİN KUR’AN DAN SONRA ANA KAYNAĞI İLAN EDİLEN, SÜNNET/HADİSLER OLMAZSA İSLAMI YAŞAYAMAYIZ İNANCI ÇÖKER, YOK OLUR. Sizlere bazı örnekler vermek istiyorum, konunun daha iyi anlaşılması için. Acaba söylendiği gibi, peygamberimiz Kur’an ın dışından, dine hükümler koymuş olabilir mi. Allah ın emirleri dışında, o günkü toplum, yakınları, ashabı acaba Allah ın ayetlerini tebliğindeki hassasiyeti gösteriyorlar mıydı?

Elbette Allah ın Resulünün, tebliğ dışından da, her söylediğini yerine getirmek, her Müslüman ın gönlünde yatan arzudur. Peki, bu konuda Kur’an nasıl örnekler veriyor ve bunun nedeni ne olabilir? Bizleri ilgilendiren, bu konuda anlatılmak istenileni doğru anlamak almalıdır. Allah ın elçisi, evlatlığı Zeyd in eşinden ayrılmak istediğini bildirdiğinde, “EŞİNİ YANINDA TUT AYRILMA, ALLAH DAN KORK” demişti ayette hatırlarsanız. Ama Zeyd onu dinlemedi ve boşandı. Dikkat ederseniz bundan dolayı da Kur’an da kınanmadı. DEMEK Kİ ALLAH IN ELÇİSİNE KARŞI, RESULLÜK TEBLİĞİNİN DIŞINDA, KİŞİLERE BİR ÖZGÜRLÜK TANINIYOR. Hatta hadislerde de geçer. Allah ın Rasulü bir söz söylediğinde kendisine sorarlarmış. “EY ALLAH IN RESULÜ, BU ALLAH IN EMRİMİ, YOKSA SENİN EMRİN Mİ”? O günkü toplumun, nebi ve Rasul farkını çok iyi anladıklarını görüyoruz.

Allah ın Rasulünün, eşleriyle sorunlar yaşadığını, hatta Rasulün kendisini, çok üzdüğünü, bazı konularda söz dinlemez olduklarını ayetlerden anlıyoruz. (Tahrim 4–5) Ahzab suresi 28. ayetinde Allah, elçisini üzen, söz dinlemeyen eşlerini şöyle uyardığını hatırlayalım.” Eğer dünya hayatını ve süsünü istiyorsanız, gelin size boşanma bedellerinizi vereyim de sizi güzel bir şekilde salıvereyim. “ de onlara diyor. Dikkat ederseniz özel yaşamda, imtihanımız gereği, farklı bir düşünce ve anlayış var. Buna Allah ın elçisinin eşleri de dâhil. ŞİMDİ VERECEĞİM AYET ÜZERİNDE, LÜTFEN DÜŞÜNMENİZİ RİCA EDİYORUM. Bakın Allah ın elçisi, iman eden kadınlarla, nasıl bir sözleşme yapıyor.

Mümtehine 12: Ey Peygamber! İnanmış kadınlar, Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, iyi işi işlemekte SANA KARŞI GELMEMEK HUSUSUNDA SANA BİAT ETMEYE GELDİKLERİ ZAMAN, BİATLARINI KABUL ET ve onlar için Allah'tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir (Diyanet vakfı meali)

Bu ayetten, çok dikkat çekici bir bilgi alıyoruz, ayete dikkatle baktığımızda. Allah ın Rasulü kadınlarla öyle bir anlaşma yapıyor ki, bunları zaten Kur’an dan görüyoruz. Allah ın Kur’an da bir Müslüman ın uyması gereken kurallarını sayıyor ve diyor ki Yaradan, bu konularda kadınlar sana geldiğinde, bu konularda söz verdiklerinde, onların BİATLARINI yani sözleşmelerini, anlaşmalarını kabul et. PEKİ, BUNLARIN DIŞINDA NE OLACAK? BU AYETTEN DE ANLIYORUZ Kİ, ALLAH IN ELÇİSİYLE ANLAŞMA YAPTIKLARI KONULARIN DIŞINDA, DAVRANIŞLARINDA, KARARLARINDA HERKES ÖZGÜR HAREKET EDEBİLİR. ŞÖYLEDE DİYEBİLİRİZ, KUR’AN IN TEBLİĞİNİN HARİCİNDE, HERKES DAVRANIŞLARINDA ÖZGÜRDÜR. İMTİHANIN GEREĞİ DE BU DEĞİL Mİ ZATEN. Kur’an da, çok dikkat çekici bir örnek vardır. Bu konuda birçok rivayet de vardır, ama bizler ayetten yola çıkarak konuyu anlamaya çalışalım.

Mücadele 1–2: ALLAH, KOCASI HAKKINDA SENİNLE TARTIŞAN VE ALLAH’A ŞİKÂYETTE BULUNAN KADININ SÖZÜNÜ İŞİTMİŞTİR. Allah, sizin sürdürdüğünüz konuşmayı (zaten) işitmekteydi. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. İçinizden kadınlarına zıhar yapanlar bilsinler ki, o kadınlar onların anaları değildir. Onların anaları ancak, kendilerini doğuran kadınlardır. …..(Diyanet meali)

Allah ın Resulüne, kocası konusunda şikâyete gelen bir kadın konu edilmiş. Kocası kadına ZIHAR ediyor, yani artık onu anası gibi görmeye başladığını söyleyerek, ondan boşanmaya çalışıyor. Bu yöntem o dönemin geleneklerinde var olan bir gerçek. Bu konuya çözüm olması adına kadın, Allah ın Rasulüne müracaat ediyor. Allah ın Rasulü yılların var olduğu bu geleneğe, bir çözüm bulamamış olsa gerek ki, Allah hemen devreye giriyor ve bu konuda hükmünü indiriyor. Buradan da anlaşılıyor ki, Allah ın Rasulü, elinde bulunan Allah ın hükümlerinin dışına çıkmıyor. Hatta bir başka ayette Allah elçisine, sana şu konularda soru soruyorlar der ve Allah sorulan soruyla ilgili hükmünü indirir. Hatta Tur suresi 48. ayetinde de, RABBİNİN HÜKMÜNÜ SABIRLA BEKLE diye geçer. Buradan da anlıyoruz ki, hüküm veren yalnız Alla dır. Rasulü de hükmü topluma iletendir. Zaten Allah, BEN HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM DEMİYOR MUYDU? Allah elçisine SANA İNDİRDİĞİMLE ONLARA HÜKMET dediği ayeti hatırlayınız.

Konuyu uzatmamak adına toparlamak istiyorum. Allah Kur’an da, Rasulüme uyun derken, onun tebliğ ettiği ayetlere, Kur’an a uyun demek istediğini anlatıyor. Çok dikkat çeken konu ise, hiçbir ayette NEBİYE uyun demediği gerçeğidir. NEBİLİK GÜÇLÜ BİR MAKAMIN ADI OLUP, Allah ın elçisi bu makamda olduğu sürece, hatta devleti yönettiği konumlarında, tek başına karar vermediği, özellikle bir ayette de belirttiği gibi, ŞURAYA danışılması istenmektedir. Konunun daha iyi anlaşılması adına bir ayet örnek vermek istiyorum.

Tahrim 1: Ey peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak, ALLAH’IN SANA HELÂL KILDIĞI ŞEYİ NİÇİN SEN KENDİNE HARAM EDİYORSUN? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. (Diyanet meali)

Ayetin orijinalinde, peygamber diye tercüme ettikleri kelime NEBİ olarak geçiyor. Ama Rasul ve Nebi kelimesinin farklı olmadığını düşünenler, ayeti tercüme ederken dikkate almıyorlar. Hâlbuki Allah özellikle, EY NEBİ DİYE HİTAP EDİYOR. Çünkü elçisinin yaptığı bir yanlışı ikaz ediyor. Ve diyor ki, sana helal dediğim bir şeyi nasıl kendine haram dersin. Demek ki nebi olarak, helal haram koyma yetkisi yok. Bu ayette özellikle dikkat etmemiz gereken, Allah ın NEBİ ismiyle hitap etmesidir. Araf suresi 157. ayette ise, özellikle RESUL ismiyle hitap ederek bakın ne diyor. “O, ONLARA İYİLİĞİ EMREDER, ONLARI KÖTÜLÜKTEN ALIKOYAR. ONLARA İYİ VE TEMİZ ŞEYLERİ HELÂL, KÖTÜ VE PİS ŞEYLERİ HARAM KILAR.” Ayette özellikle Rasul ismini kullanmasının nedeni, bizlerin dikkatimizi çekmesi adınadır. ALLAH IN RASULÜ GÖREVİNİ YAPIYOR VE ALLAH DAN ALDIĞI VAHYİ TOPLUMA İLETİYOR. Çok önemli bir ayet vardır, lütfen hatırlayınız.

Ahzab 40: Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın RASULÜ VE NEBİLERİN SONUNCUSUDUR. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. (Diyanet meali)

Bu ayeti tercüme edenlerin bir kısmı, NEBİ kelimesini peygamberlerin sonuncu olarak çevirmişlerdir. Eğer nebi kelimesinden, Allah katından vahiy alan, kitap verilen diye anlarda, bazı Rasullere kitap verilmemiştir dersek, bu ayetten şunu anlamamız kaçınılmaz olurdu. ALLAH BAŞKA NEBİ GÖNDERMEYECEK, AMA BAŞKA RESUL GÖNDEREBİLİR. ÇÜNKÜ AYETTE NEBİLERİN SONUNCUSUDUR DİYOR. Gerçektende bu iki kelimeye yanlış anlamlar verirsek bu sonuç çıkar. Günümüzde Vahhabi inancına sahip olanlar özellikle Araplar, aynen bunu söylüyorlar ve diyorlar ki; “Başka nebi gelmeyecek ama Kur’an ı tebliğ için Resul gelebilir, Kur’an bunun yolunu kapatmamıştır.” HÂLBUKİ HER RESUL NEBİDİR. Her Resule Nebilik makamı verilmiş ve her nebi bunu Rasul lük göreviyle tebliğ etmiştir. Her Resule az ya da çok tebliğ gelmiştir. Yoksa Resul olamazdı. BAKARA SURESİ 213. AYETTE, NEBİLERE KİTAP VERİLDİĞİNİ, HADİD 25. AYETTEDE RESULLEREDE KİTAP VERİLDİĞİNİ BİLDİRİR KUR’AN.

Geleneksel FIKIH İslam anlayışı, ne yazık ki bu gerçeği kabul etmemekte direniyorlar. KABUL ETMELERİ HALİNDE, İNANDIKLARI SİSTEM TAMAMEN YOK OLACAK, YANLIŞ OLDUĞU ORTAYA ÇIKACAK, HATTA ÇOKECEKTİR. Göz göre göre, batıl inançlarını aklamak, ataların itikatlarını yaşamak adına, ne yazık ki Allah ın ayetleri ile oynanmakta, Allah ın vermediği yetkilerle Rasul ünü donatmaktadırlar. Sonucunu da hep birlikte görüyoruz.

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz. RESULE İTAAT EDEN, ALLAH IN VAHYİNE YANİ KUR’AN A İTAAT ETMİŞ DEMEKTİR. Bazı ayetlerde Rasulü üzen diye geçen konunun mahiyeti, Allah ın vahyine itiraz edildiği için üzülmesidir. Bazen Allah ve Rasulünü üzen diye geçer ki, bunlar vahye itiraz edenlerdir, bunu yapanların cezalandırılacağı açıklanmıştır Kur’an da.

Gerçek doğruyu yalnız Rabbimiz bilir. Bizlere düşen, Kur’an ın gerçeklerini araştırmak ve en doğruya ulaşmak adına, çaba göstermek olmalıdır. Allah cümlemizin yardımcısı olsun.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK


https://www.facebook.com/Kuranadavet...homepage_panel
HALUK GÜMÜŞTABAK/ KUR'AN A DAVET.
BATILDAN UZAK, İSLAMI YAŞAYABİLMEK.
hakyolkuran

halukgta isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

halukgta Kullanicisinin Son 5 Konusu
Baslik Kategori Son Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj
Günümüzde yaşanan islam’in bu hale gelmesinden,... İslamiyet halukgta 0 901 08-20-2021 11:40 AM
Tegabun suresi 11 ve 12. Ayetlerden alacağimiz... İslamiyet halukgta 0 960 08-11-2021 11:01 AM
Bir müslüman, ben kur’an dan bunu anladim ve... İslamiyet halukgta 0 1015 08-08-2021 08:27 PM
Kur’an da birçok kez geçen, zanna, saniya uymayin... İslamiyet halukgta 0 1302 07-15-2021 09:42 AM
Zuhruf suresi 44. Ayetin, anlamini değiştirip,... İslamiyet halukgta 0 1222 06-24-2021 09:01 AM

 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405